15 Eylül 2015

Ó Gente Da Minha Terra

bundan yaklaşık beş milyon yıl kadar evvel. bir göl kıyısındayız. henüz yeryüzü soğumamış. yüreklerimiz de. kadın bu üzüntünün kaynağının bu topraklardan geldiğinden bahsediyor. şimdi beş milyon yıl sonra değişen pek bir şey yok. topraktan damlayan kan hala yüreklerimize akıyor.

yağmur yağıyor. yukarıdan gölü gören ağaçlarla kaplı bir tepedeyiz. yağmur yağıyor. insanın içine kadar işleyen bir soğuk, etrafta her şeyi daha ıssız ve yalnız kılan bir sis ve içe kadar işleyen bir yağmur. sanki müzik evrenin varoluşundan beri geri planda çınlıyor. sanki ben her yalnızlığımda bu şarkıya düşmüşüm. sanki yalnızlık yok. ya da hiç bitmeyecek kadar çok. evren karanlık. soğuk. gezegen fazla sıcak. yağmur yağıyor. suyun atmosferdeki mucizevi döngüsünü izliyorum. geldiğim gezegende böyle bir döngü yoktu. derimde küçük ısırıklara benzer bir donma hissine rağmen izliyorum. kadın hala şarkıyı haykırıyor. bu şarkı söylemek değil. feryat. figan. topraktan geliyor bu üzüntü diyor. sırılsıklamım. sizi topraktan yarattım diyor. sizi topraktan bu üzüntüyle yarattım.

neta pruva

açıklardaki kuzubaşlarını okşamaya çıktık engin denize.