23 Aralık 2015
möür
elimi içimdeki yalnızlığın şeffaf balçığından çıkardığımda, sanki elimde bir eldiven varmışcasına bir katmanla dünyaya dokunmaya çalışıyorum. bu anlarda sonsuz uzunlukta, yer yer çatlamış, yer yer kırılmış bir camın yüzeyinde geziyorum. elimi ne kadar uzağa uzatabileceğimi didiklediğimde ellerim lime lime oluyor. insan en uzak kendisine daldırabilir elini. bütün bu sis ve pus bulutu içinde, beynimin yalnızca bir uzantısı olan bu bedenin, gezegenin kendini var edebilme sürecindeki bilincinin bedenleşmiş hali olduğunu da hayal ediyorum. uzak bir gezegende, yine o gezegenin de kendi bilincini var edebilmek üzere, başka başka yaratıcılıklarla bambaşka ürünler verdiğinden de neredeyse eminim. bütün bu akışkan bilincin, elektriğin ve sıvının içinde, atomların bir köpük halinde dansı, arada bir çakan kıvılcımvari elektrik kaçakları ve biz kaçıklar. ömür dediğin.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)