ben üstün, güçlü ve zeki beyaz adamım. dünya benim kontrolüme verilmiştir. ben bu yetkiyi tanrıdan almaktayım. tanrı bana bu yetkiyi üstün, güçlü ve zeki olmamdan dolayı vermiştir. dünyada tanrını koyduğu kuralları uygulamak ve onları yerleştirmek ve dahası güçlendirmek benim işimdir. bir beyaz adam olarak tarihim ilk insana kadar dayanır. zira nasıriyeli yahudi isa bile görüntü itibariyle beni andırır. ben hem görüntüm hem de kurduğum değerler sistemi bakımından 'insan nedir ve nasıl olmalıdır?' sorularının cevabına karşılık gelirim. ilk galibiyetim neandartellere karşı olmuştur. onlar daha karmaşık sesleri çıkaramadan, ben karmaşık sesleri çıkarmaya elverişli bir gırtlak yapısına sahip olarak, çeşitli sesler çıkarabilmeyi ve bu yolla konuşabilmeyi başardım. bu bahsettiklerim her ne kadar çok eskide kalmış olsa da benim evrensel değerlerimin meşruluğu zemini açısından oldukça önemlidir. çünkü karmaşık sesleri çıkarabildiğim içindir ki, endüstri devrimini de ben yaptım ve demokratik cumhuriyetleri de ben kurdum. demem odur ki, ben hem karmaşık diller geliştirdim, hem de karmaşık üretim sistemleri ve karmaşık siyasi sistemler. bütün bunların da sebebi elbette açıktır. çünkü ben tanrının kutsadığı ve bir misyonla bu dünyaya gönderdiği üstün, güçlü ve zeki beyaz adamım. bazılarınız eğer gücümün kaynağını mistifiye ettiğimi söylerse, ona kurduğum eşsiz evrensel değerleri anlatarak cevap veririm. tanrı beni üstün yaratmıştır. bu dünyadaki diğer kavimlere ve diğer canlılara nazaran ben daha güçlü ve zekiyim. fakat bu gücümü ve zekamı hep insanlığın gelişmesi için kullandığımdandır, bu güç hiç elimden alınmadı ve artarak devam etti. ben hep insanoğlunun barış ve huzur içinde yaşaması adına çarpıştım. medeniyetin en kıymetli ürünleri olan; eşitlik, kardeşlik ve özgürlük fikirlerini elimde yanan bir meşale misali dünyanın dört bir yanına taşımak için gerektiğinde canımdan vazgeçtim. renklerinden, dinlerinden, dillerinden ya da yaşadıkları coğrafyalardan dolayı bir türlü medenileşemeyen, bir türlü benim evrensel değerlerimi benimsemeyen diğer insanları da hiç şüphe duymadan kardeşim ilan ettim ve onların da müreffeh rejimler kurabilmesi için siyasi organizasyonlar dahi kurdum. onların fırsatlarını değerlendirememesinin kabahati de benim üzerime yüklendiğinde bile yüzümde yalnızca olgun bir gülümse belirdi ve bütün bu suçlamalar sırtımda bir kırbaç gibi şakladı ve ben daha çok çalıştım. tıpkı kurduğum biricik siyasi değerler sistemi gibi, inandığım o biricik ve evrensel dini de diğer insanlar öğrensinler ve böylelikle günahlarından dönsünler diye dünyanın ulaşmadığım bölgesi kalmadı. bütün bunları yaparken içimde hep iyi niyet ve acıma vardı. beyazlığın; temizliği, saflığı, iyiliği, tarafsızlığı ve tanrısal yüceliği temsil ettiğini asla aklımdan çıkarmadım. her daim insanlığın iyiliği ve güzelliği için çalışacağım ve bu yüksek ülkünün omuzlarımı çökertmesine asla izin vermeyeceğim. gerekirse bu yüksek ülküler uğrunda -daha önce binlerce kez olduğu gibi- ölümü dahi göze alacağım.
ben tanrı tarafından kutsandım ve bu görevle dünyaya gönderildim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder