24 Kasım 2013

ankara

hep aynı terane şahenk. "ay denize kıyısı olmayan o gri şehirde nasıl yaşıyorsunuz?"
Ankara'nın nasıl bir dert olduğunu ona alışmayanlar anlamıyor şahenk.
zaten asıl önemli olan şehrin denize kıyısının olması değil, insanın denize kıyısının olması.
ılıman, nemli, güzel gün batışlı olanlar yalnızca şehirler değildir. insanın da öylesi vardır.
geçer karşına. bir kadeh rakı koyar. kuru kuru yani. ne mezesi, ne suyu... sonra pencereyi aralar.
o lanet olası karasal iklim şehrinde, pencereden ansızın deniz kokusu gelir. ilk anda rakının mahmurluğu sanırsın. ama denize kıyısı olan, ılıman, nemli ve güzel gün batışlı insanlar vardır.
insanların denize bakanını görmeyenlerin denize bakan şehirlere olan sevdası bana yavan gelir.
zaten kitap ne diyor, "iyi bir gezginin belirlenmiş planları yoktur ve varmak niyeti de yoktur."
şerefine şahenk.

Hiç yorum yok: