Biz sadece zehirli bir azınlığız. . . .
Aslında biz kendimize yetemiyoruz. . . yani kendi kendimize. . .
Tam tamına kimi tanısak tahammül edebilirdik ki. . .
Acaba kendimizi bile tam tamına tanısak ( -ki ne imkansız ) tahammül edebilir miydik. . . ( kendini tanı ? ) ( bir ömür yeter miydi aceb ? )
Şimdi bir dialogun kendi kendini tırtıklayan seviyesizliğinden kurtulup yalnızlıklara teslim olmuş bir monologa girişicez. . . tek kişi konuşacak herkes dinleyecek. . . herkes. . . tüm dünya. . .
Bir monolog. . .
( jiletlerden yapılma bir çerçeve , anlatılacak herşeyi yontan , kırpan , sansürleyen hatta. . . monologun jilet çerçevesi. . . yontulmamış , kırpılmamış ve hatta sansürlenmemiş olan neden bir seviye bekleyebiliriz ki. . . tıpkı o ünlü heykeltraşın dediği gibi ; ‘ben taşın fazlasını yonttum ve bu heykel ortaya çıktı. . . ben de o dialogların fazlasını yonttum ve bu monolog ortaya çıktı. . . ( her taş eşsiz bir heykel , her dialog eşsiz bir monolog. . . ) ikili konuşmalarda kaç kez karşımdakini dinledim ki. . . hiç mi. . . hep kendi söyleyeceklerimi düşündüm , ben konuşurken de karşımdaki aynını yaptı. . . ne büyük bir aldatış. . . artık kimseyle konuşmayacağım. Aldatmayı sevmiyorum ( kimseyi ! ). . . . . zaten hayat da koca bir monolog değil mi ki?
Yaşadıklarımızı (söylediklerimizi) kim bizimle yaşıyor (dinliyor) ki. . . zaten hayat da koca bir monolog değil mi ki? Hayat boyu hep aldatıp hep aldanmıyor muyuz. . . aldatmayı sevmiyorum ( aldanmayı da ! ). . . . . . . )
Bir monolog. . . tıpkı yazı yazmak gibi. . .
( istediğini yaz ( söyle ) kimse cevap veremez , herkesin en tepesinde olursun yani. . .
öyleyse monolog = egemenlik ; yazarlık = egemenlik . . . )
niçin yazıyorum. . . . niçin yazıyorsun. . . işte bir monolog egemenliği daha ; cevap yok , cevapsız. . .
belki de cevabı vardır. . . hatta cevabı var , biliyorum. . .
YAZMAK kUrTuLuŞuM. . . .
Dışarıda devinen cehennemden ve dahası dışarıda devinen cennetten kurtuluşum. . .
Ne cenneti istiyorum ne de cehennemi. . . bu yüzden bir türlü tanrı yalakası olamadım. Bu yüzden yüzsüzlüğüm. . .
Monolog gibi müzikleri seviyorum. . . ya tek piyano , ya tek keman , ya tek flüt. . . ne kemana başkaldıracak bir piyano , ne flüte başkaldıracak bir keman. . .
tek kişi çalacak herkes dinleyecek , tüm dünya. . .
yazmak kurtuluşum. . . neden. . .
hayattan. . . zamandan. . . tanrıdan. . . aşktan ( hayatın bir parçası değil aşk , zamanın bir parçası değil ya da tanrının bir parçası. . . değil değil değil )
yazmak kaçışım değil. . . kurtuluşum. . .
( kaçmak kurtuluşun bir basamağıdır. . . .. . . .. . . .. . . ..
yazdıkça flu herşey. . . monolog herşeyi flulaştırıyor. . .
yazılmış bir hayat flu bir hayat
yazılmış bir hayat hayatlığını yitirmiş bir hayat
daha doğrusu da var aslında. . . benim hayatım daha doğrusu mesela. . . yazılan bir hayat değil de yazılmak için yaşanan bir hayat. (tam olarak bitirdiğim ender cümlelerden , tek noktaları seviyorum –monolog gibi kesin-- tek nokta. . . bitti. )
yaşama katlanamayanların yazar olduğunu duyumsuyorum. . . zayıflar yazar oluyor.
Yazdıkça unutuyorlar çünki. . . öyle bir döngü ki bu. . .
DÖNGÜ : : :
---- yaşıyorum. . . uzun uzun yaşıyorum. . . yaşarken yoruluyorum. . . sonra oturup yazıyorum. . . yazarken de yoruluyorum. . . ( işte bir yazarın tek fazlalığı yetenek denilen şey belki ; bu ikincil yorgunluğa katlanıyor olmasıdır aslında )
tam burada ip kopuyor. . . yazmak için yorulduğunda zihin öylesine bitap düşüyor ki; yaşananlar(yaşam=hayat=ömür=flu) silikleşiveriyor. . . acılar , ümitler , sevinçler , kederler , (kaderler mi demeliyim. . .) herşey. . . herşey bir bebeğin kundağının tavanındaki ışıklı ve sesli oyuncaklara dönüveriyor. . . orada , dönüyor , ışıklar saçıyor , hatta melodiler yayıyor ; ama o kadar uzak ve mahmurlukla o kadar gerçeklikten yitik ki. . . bebek inanmıyor. . . hiç uzatmıyor elini dokunmak için. . . biliyor dokunamaz ki. . . biliyor yaşamıyor ki. . . kapatıyor gözlerini UYUyor. . . ben de kapatıp gözlerimi YAZıyorum. . . dünya dönen , ışıklı ve melodili bir kundak oyuncağı. Elimi uzatmıyorum. . . biliyorum dokunamıyacağım. . . biliyorum yaşayamayacağım.
Yazmak devasa bir DÖNGÜ : : : yaşamı korumak için yazmalı. . . yeşili korumak için nasıl dönüşümlü maddeleri kullanıyorsak yaşamı korumak için de yazıyı kullanmalı. Yaşamı koruma yolları binlerce belki. . . ya yaşamdan korunma yolları. . . ya üzerimize boşalırsa. . . ya bir yaşama daha gebe kalırsak. . . d ö l(n)g ü: : : ----
-------
döngü. . .
sonra kendimizden dönemiyoruz bir türlü. . . hep benciyiz , hep benciliz. . . hayat hep tek kişilik bizim için , hayat hep daralan bir çember , hep çemberin ağırlık merkezinde kendimiz oturuyoruz. . . kurban hep başkası , kurban edilemeyecek kadar kutsamışız kendimizi. . . içten içe hiç kimse tanrıya inanmıyor aslında. . . herkesin tapınağı kendisi olmuş. . . herkesin tapındığı kendisi olmuş. . . döngü kendini öyle ürkütücü şekillerle tamamlıyor ki. . .
sonra yine monolog. . . dönüp dolaşıp devasa bir monologa teslim oluyoruz. . . döngü monologla tamamlıyor kendini. . .
monolog herşeyin yapıtaşı. . .
monolog dualarımız.
monolog geceleri yatakta sayıkladığımız sevgilimizin ismi. . .
monolog rüzgar. . .
monolog diyalog. . . ürkütücü mü !
suyun döngüsü de monologla son buluyor (ya da başa dönüyor. . . ) (döngü son bulmaz
tıpkı tanrı gibi) yokluk herşeye benzetilebilir. . .
(yokluk , hayat , su ve tanrı)
Su gibi formsuz birşey hayat , nereye koysan sığıyor , nasıl yaşarsan yaşanıyor. . .
26--28 ekim ’99
ankara
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder