bonobo'nun da bizleri dansa davet etmesindeki sebep tam da budur belki. hani aşık veysel'in dediği gibi benim sadık yarim kara topraktır.
dinlediğimde içimde bir şelalenin çağladığını hissediyorum. içimizde ne çok şey var. durgun göller, azgın dalgalar, beyaz bulutlar, gonca güller ve belki papatyalar. seninle uçsuz bucaksız bir başak tarlasında karşılaşmıştık ilk şahenk. sarı saçların başakların arasında kaybolup tekrar beliriyordu. o sarı rengin büyüsü van gogh'u delirtti. senle beni ise dost etti. o uçsuz sapsarı tarlada hayatımda ilk kez zamanın olmadığını anlamıştım. o tarlaya ikinci gidişimdeyse kendimin de varolmadığını anlamıştım. insanın varolmadığını anlaması da biraz saçma farkındayım. madem yoksun olmadığının farkına varan kim?... evet şahenk hem olmayıp hem de olmadığının farkına varabilirsin. çünkü aslında atomlar etrafımızı sarmaz, aslında atomlar aralıksız ve güzelce titreşir. susmayı öğrenenler için atomların titreşiminde güzel bir dil vardır. susmayı öğrenenler yalnızlıktan şikayet etmezler. bazı şeyler bu evrende olanaklı değildir şahenk. çünkü karbon bazlıdır bu evren. karbon da nasıl diyeyim sana biraz ucuzdur. yani biraz bayağıdır. siz etrafınızdaki evrene çok hayransınız biliyorum. ben de öyleyim. ama bu karbon biraz lümpendir yani.
tamam şaka bir yana ne kadar süredir bu evrendeyim çok merak ediyorum. sarı başaklar şahenk.
20 Ekim 2016
17 Ekim 2016
haikular, yalnızlık ve anlam
size hayat kısa dediler değil mi ey ahali? yanlış bildiğiniz şeyler var. daha doğrusu neredeyse tüm bildikleriniz yanlış. sizi bir önceki kuşak eğitti, onları da bir önceki kuşak. bu büyük bir cehaletin hepimizi ele geçirişinin hikayesi. biliyorum insan olmanın ilk şartı bütün bu hikayelere inanmak ve bu hikayeler gerçekmiş gibi delicesine bir azimle hikayeleri tekrar tekrar anlatmak. kulaktan kulağa oyunu gibi. biri yanlış anlar, biri eksik anlar, biri bambaşka bir şey anlar. hikaye sürer gider. ve böylelikle cehalet yakamızı bırakmaz. bizler bu yüzden yeteri kadar verimli bir şekilde ileri gidebilen canlılar değiliz. yepyeni bir dünya kurmaktan korkan rahatına düşkün bir sürüngen sürüsüyüz. şişmanlaşan ve ahmaklaşan bir sürüngen sürüsü. ama dahası şahenk... dahası şu ki, anlatılanlara inanmayı seviyoruz. o sıcak denizin tuzlu suyuna kendimi bırakışım misali, biz de kendimizi bu hikayelere bırakıyoruz. neden biliyor musun şahenk? bilmiyorsun. ben de bilmiyorum. hayat kısa değil şahenk, bizi de leylekler getirmedi. buna benzer milyonlarca yanlış bilginin içinde bize sadece haikular yol gösterebilir. anlamın olmadığı bir dünyada, anlama ne kadar muğlak bir yerinden yaklaşırsak ya da belki de uzaklaşırsak o kadar doğrudur. başo gibi doğruyu ve yanlışı günler ve geceler boyu düşünebileceğimiz bir yaşam dilerim hepimize. doğruyu ve yanlışı yapmaktan daha kıymetlidir bunları düşünmek. evrenin algılayabilern ve düşünebilen bir parçası olmanın keyfini sürelim çünkü geri kalan her şey yalnızca detay. etrafımdaki bütün canlılığı şükranla karşılıyorum ve hayatın yüceliğini seviyorum. hayat kısa değil ey ahali.
13 Ekim 2016
jade
evet sahenk. yillar yillar sonra seninle yine bir kose basindayiz. gunesli bir gun, icimde garip bir heyecan onu bekliyorum. acaba karsilasabilecek miyiz diye etrafa bakiniyorum. belki de coktan iceri girdi. o zaman cikmasini beklerim. ama cikacagi saat de belli degil. nasil yapsam? su kenarda oturup beklesem? kacta cikacak acaba? ciktiginda beni gorunce ne yapacak? hic gormemis gibi mi davranacak? ben ne yapacagim. bir ara soluklarim dengesizlesti. en son ne zaman boyle heyecanlandim. onu ilk gordugumde... yolun karsisinda durdum. derin bir nefes alip karsiya gectim. sari bir kedi geldi. once sirtimda gezindi biraz. hayvanlar nasil anliyor duygularimizi... sonra bacagima oturdu. bana garip bir acimayla bakip uzun uzun miyavladi. sanki destek olmaya calisir gibiydi. benim de destege gercekten ihtiyacim vardi. o arada kafami kaldirdim. uzaktan gelisini gordum. altin saclarina dusen gunes isigi, yuzunde guzel şen bir gulumseme... isiltisini gorunce kendimden bir daha utandim. soyle donup kendime baktim... sonra kediyi yere birakip yavasca kalktim, dogruldum. nefesimi tutup ona dogru yurudum. ikimizin de nefesi kesik kesikti. ben cok pismandim, o cok kirgin. ben cok yanlistim, o cok pariltili. evet sahenk yine bir kose basindayiz. seninle. bu kez ben cok pisman. sen durgun. o kirgin. yalnızlıgımızla cepecevreyiz. simdi ben yalnizca yesim gozlerimi geri istiyorum. yassiz. paril paril hallerini. seni seviyorum.
10 Ekim 2016
af
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)