13 Ekim 2016

jade

evet sahenk. yillar yillar sonra seninle yine bir kose basindayiz. gunesli bir gun, icimde garip bir heyecan onu bekliyorum. acaba karsilasabilecek miyiz diye etrafa bakiniyorum. belki de coktan iceri girdi. o zaman cikmasini beklerim. ama cikacagi saat de belli degil. nasil yapsam? su kenarda oturup beklesem? kacta cikacak acaba? ciktiginda beni gorunce ne yapacak? hic gormemis gibi mi davranacak? ben ne yapacagim. bir ara soluklarim dengesizlesti. en son ne zaman boyle heyecanlandim. onu ilk gordugumde... yolun karsisinda durdum. derin bir nefes alip karsiya gectim. sari bir kedi geldi. once sirtimda gezindi biraz. hayvanlar nasil anliyor duygularimizi... sonra bacagima oturdu. bana garip bir acimayla bakip uzun uzun miyavladi. sanki destek olmaya calisir gibiydi. benim de destege gercekten ihtiyacim vardi. o arada kafami kaldirdim. uzaktan gelisini gordum. altin saclarina dusen gunes isigi, yuzunde guzel şen bir gulumseme... isiltisini gorunce kendimden bir daha utandim. soyle donup kendime baktim... sonra kediyi yere birakip yavasca kalktim, dogruldum. nefesimi tutup ona dogru yurudum. ikimizin de nefesi kesik kesikti. ben cok pismandim, o cok kirgin. ben cok yanlistim, o cok pariltili. evet sahenk yine bir kose basindayiz. seninle. bu kez ben cok pisman. sen durgun. o kirgin. yalnızlıgımızla cepecevreyiz. simdi ben yalnizca yesim gozlerimi geri istiyorum. yassiz. paril paril hallerini. seni seviyorum.

Hiç yorum yok: