20 Ekim 2016

kara topraklar

bonobo'nun da bizleri dansa davet etmesindeki sebep tam da budur belki. hani aşık veysel'in dediği gibi benim sadık yarim kara topraktır.

dinlediğimde içimde bir şelalenin çağladığını hissediyorum. içimizde ne çok şey var. durgun göller, azgın dalgalar, beyaz bulutlar, gonca güller ve belki papatyalar. seninle uçsuz bucaksız bir başak tarlasında karşılaşmıştık ilk şahenk. sarı saçların başakların arasında kaybolup tekrar beliriyordu. o sarı rengin büyüsü van gogh'u delirtti. senle beni ise dost etti. o uçsuz sapsarı tarlada hayatımda ilk kez zamanın olmadığını anlamıştım. o tarlaya ikinci gidişimdeyse kendimin de varolmadığını anlamıştım. insanın varolmadığını anlaması da biraz saçma farkındayım. madem yoksun olmadığının farkına varan kim?... evet şahenk hem olmayıp hem de olmadığının farkına varabilirsin. çünkü aslında atomlar etrafımızı sarmaz, aslında atomlar aralıksız ve güzelce titreşir. susmayı öğrenenler için atomların titreşiminde güzel bir dil vardır. susmayı öğrenenler yalnızlıktan şikayet etmezler. bazı şeyler bu evrende olanaklı değildir şahenk. çünkü karbon bazlıdır bu evren. karbon da nasıl diyeyim sana biraz ucuzdur. yani biraz bayağıdır. siz etrafınızdaki evrene çok hayransınız biliyorum. ben de öyleyim. ama bu karbon biraz lümpendir yani.

tamam şaka bir yana ne kadar süredir bu evrendeyim çok merak ediyorum. sarı başaklar şahenk.

Hiç yorum yok: