insanlar neden kötüdür şahenk? çünkü iyi olduklarını bilmezler onlara bunu öğretmemiz gerekir. insanlar neden mutlu değildir şahenk? çünkü onlara mutluluk öğretilmemiştir. onlara bunu da öğretmeliyiz şahenk. isim benzerlikleri kişileri yakın kılar mı bilmem şahenk. fakat şatov dahi tanrıya inanmaktadır ve inanılması gerektiğinde de inatla mutabıktır. fakat bunlar konu değil. şehirdeki fareler patır patır ölüyorsa ve bir salgının habercisi olaraktan da insanlar da aniden ölmeye başlamışsa hala o şehrin valisi önlem almaktan neden imtina eder şatov ya da şahenk? ya da insan eninde sonunda intihara mı kenetlenmelidir? tek yol olarak yani tek ontolojik sonuç olarak önümüze bunu koyabilen son derece yıkıcı bir felsefi gelenekten mi medeniyet bekliyoruz aleksey? hayır beklemiyorum vladimir. ben beklemiyorum sayın rieux. ben hayatın güzelliğine ve yaşama inanan satırlar bekliyorum.
ruhumuzu şeytan satmak bir fikir midir sabahattin? ruhumuzu şeytana satmayı teklif eden bir yazar diyor ki "gerektiğinde ya çekiç olacaksın ya da örs." bu noktayı vurguluyorum. gerektiğinde ya çekiç ol ya da örs karl. bir de sanırım etrafındaki kokunun etkisinden dolayı saçmalamış diyebileceğimiz kadar ileri gitmiş biri var. gülbahçesinin kokuları aklını başından almış olmalı. en azından bunu anlatıcının betimlemesinden böyle tahmin ediyoruz. bize diyor ki "bütün evrenin krallığı bir damla insan kanına değmez". ah hadi ama pyotr ekşitme suratını. hemen şu banal donuk toplumlar yaftanı kafanda döndürmeye başlama. intiharı olumlamıyor diye bu sayfayı yırtıp atma. çok sesli korolarınız da sizin olabilir pek sevgili düşesim. intiharın aşkın anlamlarına ve hiçliğe. yaşama ölüme ve aşka. tanrı varsa bile bunun bizle bir ilgisi olmadığı açıktır. değil mi şatov. öyledir ekselansları.
----------------------------------------------
düşündüğümüz kadar yalnız değiliz. her şey düşündüğümüz kadar kötü değil. gelecek düşündüğümüz kadar karanlık değil. düşündüğümüz kadar büyük ya da küçük değil dünya. evren düşündüğümüz kadar duyarlı değil. ve düşündüğümüz düşünceler yalnızca birer düş.
düşündüğümüzden daha yalnızız. düşüncelerimiz yalnızca birer mübalağa. bir göbekli mercek misali beynimiz neye eğilse onu kocaman yapıyor. beynimizle tanrıya eğilsek o da kocaman olur. susmak da gerekir bazen. söylediklerin yetmeyince gevelemelere kapılmamak gerek. öyle zamanlarda birkaç mide bulandırıcı aforizma bilmeli insan. mesela durup dururken napolyon ne demiş para para para diyebilmeli insan. bu yeterince ahmakça. daha fazla üzerinde durulmamalı. düşündüğümüzden daha fazla yalnızız. ne kadar yalnız olduğumuzu düşünemeyecek kadar da kısıtlanmış bir ahmaklığın içindeyiz. o yüzden yalnızlığımızı abartıp abartıp yüzümüze vuran o feylesof bozuntularına karşı büyük bir tiksinti besliyoruz. onları yolda yakalasak suratlarına sıçmanın hayali içindeyiz. neyse ki onlar da sokaklarda gezmiyorlar. kafalarını kitapların içine sokup sokup çıkartıyorlar. binlerce kez ana karnından çıkar gibi. tekrar uyanıyorlar ve ağlıyorlar. oysa biz. bir kez ağlıyoruz ve sonra da ağlamak erkek adama yaraşmaz diyoruz. adam kelimesini de (man) insan yerine kullanarak insanı kaba saba güçlü kuvvetli etrafını değiştirmeye kudreti olan bir primat olarak tahayyül ediyoruz. maymun mu hadi ordan. gayet de mükemmel demektir primat. seni cahil adam. şimdi al başını koltuğunun arasına ve defol buradan. sen düşünmüyorsun yalnızca abartıyorsun. düşüneceksen düşünebildiğinden daha büyük bir yalnızlık düşün. ama onu düşünemiyorsan düşünme.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder