22 Şubat 2013

amour

filme başlarken bunların olacağı aklımın ucundan bile geçmezdi. aşkın nereden nasıl karşımıza çıkacağını bilemeyiz. nasıl serpilip, nasıl bizi elden ayaktan düşüreceğini de. açılmayan bir telefon. yine kırgınlıklar. akşam arabada birden o parça çalmaya başlayınca bütün dikkatim dağılıverdi. yandan gelen arabayı göremedim. geç ve ani bir frenle durdum. eve geldiğimde bütün haftanın o bitmek bilmeyen duygular bütünüyle birlikteydim. sabahtan beri kafamın içinde bir adam "I can't heal these scars" deyip durdu. bir kadın yaşamaktan vazgeçtiği zaman onu hayatta tutmak için uğraşmakla, bir kadın bir erkekten vazgeçtiğinde onu o erkekte tutmaya çalışmak arasında bir fark yok diye düşündüm. fakat önemli olan o incelikti işte. o inceliğin paylaşılacağı kadar vakit olup olmadığıydı. izlerken hıçkırıklara boğulduğum sahne pişmanlıklarımdı. inceliğin, yalınlığın ve zerafetin etrafı tekrar ele geçirebilmesi için teslim oldum. birileri sen istemeden gidince bir defter açıyor insan gün gün onunla konuşur gibi yazmaya başlıyor. günlerdir dinlediğim şarkıda dediği gibi "ışığı görebiliyor musun? bütün etrafımızda." bütün bu olan bitenin her ne kada gerçek bir sevgiyle ilgisi varsa da hayatımın hoyratlaşmaya başlamasıyla da ilgisi var. biri yukarıdan kafama adeta bir çekiç attı. günlerdir sendeleyerek yürüyorum. ellerime bakıyorum. yumuşak ve narin ellerime. bu ellerle yapıyorum ne yapıyorsam. bu ellerin anlatmak istediğine tekrar kulak veriyorum. kulaklarım, dudaklarım, ellerim ve ayaklarımla tekrar hayatın içindeyim. yaşamak istemeyen birini hayatta tutmak için çabalamak gerek, ta ki o gerçekten hayattan çekilmeyi artık sana bile kabul ettirene kadar. orada insan eline bir yastık almalı ve yüzüne bastırmalı, sonra da eve giren bir güvercini battaniyeyle yakalayıp göğsüne basmalı. içimdeki ses yumuşak ellerimi kavrıyor. gel benimle diyor. seninle güzel işler yapacağız. deneyeceğiz. yenileceğiz. sonra daha güzel deneyip daha güzel yenileceğiz. yenmeyi aklımızın ucundan bile geçirmiyoruz. tanrı bizi yenmekten korusun. haydi paltonu giy. dışarısı soğuk. elini tutacağım.

Hiç yorum yok: